4.Sınıf MEB Türkçe Kitabı Milli Kültürümüz Teması Hep Büyük Efsanesi Metni Cevapları
4.Sınıf MEB Türkçe Kitabı Milli Kültürümüz Teması Hep Büyük Efsanesi Metni Cevapları
4.Sınıf Türkçe MEB Ders Kitabı Temaları
- TEMA – Okuma Kültürü Teması
- TEMA – Milli Mücadele ve Atatürk Teması
- TEMA – Erdemler Teması
- TEMA – Bilim ve Teknoloji Teması
- TEMA – Doğa ve Evren Teması
- .TEMA – Milli Kültürümüz Teması
- TEMA – Sağlık ve Spor Teması
- TEMA – Sanat Teması
HEP BÜYÜK EFSANESİ METNİ
Üzümün en bol yetiştiği bölgemiz olan Ege Bölgesi’nde anlatılan bu efsane; bir oğulun babasına vereceği üzüm salkımındaki taneleri büyük görüp,
daha küçük taneler aramasını; bulamayınca da kuşa dönüşerek cezalandırılmasını konu eder; nasıl mı?
Üzüm yetiştiriciliğinin önemli bir geçim kaynağı olduğu bir dönemde, en
iyi cins üzümleri yetiştiren bir adam varmış. Adam, üzümlerin pazara ulaştırılması ve satılması gibi işlerle daha fazla ilgilendiği için, civarda en iri üzümleri yetiştiren kişi olarak bilinirmiş. Bu adamın bir tek oğlu varmış. Adam artık yaşlanınca eskisi gibi çalışamaz olmuş ve üzüm bağlarını oğluna bırakma vakti gelmiş.
Delikanlı, babasından öğrendiği gibi, özel ve hassasiyetle bağa bakmış;
sulamış, budamış. Mevsimi gelmiş ve salkım salkım, büyük büyük üzümler yetişmiş Aradan geçen zamanda babası biricik oğlunu çok özlemiş. Hem oğluyla hasret gidermeye hem de yeşil bağın içinde dinlenmeye karar verip, yola koyulmuş.
Delikanlı sevinçle karşılamış babasını, güzel güzel sohbet etmişler.
Derken babası üzümlerin tadını merak etmiş, bir salkım üzüm istemiş.
Delikanlı bağa gitmiş, bir salkıma elini uzatmış, sonra vazgeçmiş; “Bu salkım büyük!” Ardından bir başka salkıma uzanmış, o da büyük. Bir diğeri de aynı şekilde. Hangi salkıma uzansa üzümler hep büyükmüş.
Baba sabırla oturduğu yerde oğlunu bekliyormuş ama aradan uzunca
zaman geçince anlamış oğlunun cimriliğini, küçük bir salkım aradığını. Adam bir zamanlar sahibi olduğu üzümlerden bir tanesinin bile tadına bakamadığı için çok üzülmüş ve o anda beddua etmiş oğluna; “ Kuş ol da, ’Hep büyük! Hep büyük!’ diye ötüver yaz kış!” demiş.
Delikanlı bağda üzüm aramaya devam ederken bulduğu üzüm salkımını
koparmak için elini uzattığı bir anda babasının bedduası gerçeğe dönüşmüş; delikanlı kuş oluvermiş.
Ne kadar doğrudur bilinmez ama bugün hala Ege Bölgesi’nde üzüm
bağları üzerinde uçan bir kuşun “ Hep büyük ! Hep büyük!” diye öttüğü işitilmektedir.
Bu efsane, babasına bir salkım üzümü çok gören bir oğulu anlatırken;
“Baba oğluna bir bağ bağışlamış; oğul, babasına bir salkım üzüm vermemiş.” atasözünü de açıklamaktadır.
4.Sınıf Türkçe Ders Kitabı Cevapları Sayfa 168-174
Milli Kültürümüz Teması cevapları ve soruları, MEB Yayınları 4. sınıf Türkçe ders kitabı cevapları
HEP BÜYÜK EFSANESİ METNİ CEVAPLARI
4.Sınıf Türkçe Ders Kitabı Cevapları Sayfa 168
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI
1. Efsanelere inanmalı mıyız?
Efsanelere inanmamalıyız. Çünkü efsaneler hayal ürünü, olağanüstü olayları anlatır ve gerçek değildirler.
2. Büyüyünce anne ve babanız için neler yapmak istersiniz?
(örnek) Onlara rahat edecekleri, bahçeli bir ev almak isterim.
4.Sınıf Türkçe Ders Kitabı Cevapları Sayfa 170
1. ETKİNLİK
Kelimelerin anlamlarını tahmin edip tahminlerinizin doğruluğunu sözlükten kontrol ediniz. Kelimelerle birer cümle kurunuz. Kelimeleri sözlük defterinize ekleyiniz.
CEVAP
efsane
Anlamı: Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâye, söylence
Cümlem: Efsanesi olan coğrafyalar her zaman ilgimi çekmiştir.
bölge
Anlamı: Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka
Cümlem: Akdeniz Bölgesi yazın çok sıcak olur.
delikanlı
Anlamı: Çocukluk çağından çıkmış genç erkek
Cümlem: İzlediğim filmde yardımsever bir delikanlı vardı.
civar
Anlamı: Yöre
Cümlem:Evimizin civarında yeni bir alışveriş merkezi açıldı..
hasret
Anlamı: Özlem
Cümlem: Bir aydır görmediğim evime hasret kaldım.
2. ETKİNLİK
Soruları metne göre cevaplayınız.
1. Metinde geçen olay nerede yaşanmıştır?
Cevap: Ege Bölgesi’nde yaşanmıştır.
2. Üzüm yetiştiren adam, niçin en iyi üzümleri yetiştiren kişi olarak anılıyormuş?
Cevap: Üzümlerin pazara ulaştırılması ve satılması gibi işlerle daha fazla ilgilendiği için.
Hep Büyük Efsanesi Metni Cevapları Sayfa 171
3. Yaşlı adam, işlerini neden oğluna bırakıyor?
Cevap: Yaşlanıp eskisi gibi çalışamaz olduğu için.
4. Delikanlının, babasına bir türlü üzüm getirememesinin sebebi nedir?
Cevap: Babasına küçük üzümlerin olduğu bir salkım vermek istemesi fakat bağda küçük taneli üzüm bulamamasıdır.
5. Babası, oğlu üzüm getiremeyince ne söylemiş?
Cevap: “ Kuş ol da, ’Hep büyük! Hep büyük!’ diye ötüver yaz kış!” demiş.
4.Sınıf Türkçe Ders Kitabı Cevapları Sayfa 171
3. ETKİNLİK
Metnin konusunu ve ana fikrini belirleyiniz.
CEVAP
KONU
Babasından bir bağ kalan bir delikanlının, cimriliği nedeniyle babasının bedduası nedeniyle kuşa dönüşmesi.
ANA FİKİR
Cimrilik yapmak, insanın elindekileri de yitirmesine sebep olur.
4. ETKİNLİK
Metnin içeriğine uygun farklı başlıklar belirleyiniz.
CEVAP
- CİMRİ DELİKANLININ SONU
- CİMRİLİK
5. ETKİNLİK
Metnin görselleri kahramanların hangi özelliklerini yansıtıyor?
CEVAP
Görseller kahramanların çalışkanlıklarını yansıtıyor.
6. ETKİNLİK
Metinde baba ve oğul arasındaki sorunları tespit ederek bunlara farklı çözüm yolları öneriniz.
CEVAP
Sorun: Delikanlının, kendisine güzel bir bağ veren babasına büyük bir salkımı çok görmesi, cimrilik yapması.
Çözüm: Delikanlının elinden bağı alarak, cimriliğin nelere yol açabileceğini göstermek.
Hep Büyük Efsanesi Metni Cevapları Sayfa 172
7. ETKİNLİK
a. Metinde geçen “Baba oğluna bir bağ bağışlamış; oğul, babasına bir salkım üzüm vermemiş.” atasözü babalar çocukları için büyük fedakârlıklar yaparlar buna karşı çocukların babaları için gösterecekleri özveri sınırlıdır, anlamındadır. Siz de atasözlerinin yanına anlamını yazınız.
Babası, çocuğa “Yavru kuş, yuvada gördüğünü yapar.” diye nasihat ederdi.
CEVAP
Anlamı: Herkes ailesinden gördüğü eğitime göre davranır. Aile eğitimi temel eğitimdir. Her insan ailesinde gördüğü davranışlara göre şekillenir. İnsanlar ailesinde öğrendiği davranışları dışarıda da uygulayabilir.
b. Cümlelerde koyu yazılmış deyimleri metne kattığı anlamıyla yazınız.
Hem oğluyla hasret gidermeye hem de yeşil bağın içinde dinlenmeye karar verip, yola koyulmuş.
CEVAP
hasret gidermek: özleme son vermek, kavuşmak
yola koyulmak: gidilecek yere doğru yola çıkmak
8. ETKİNLİK
Bölgenize ait bir efsaneyi anlatınız.
Yaşadığınız yerde anlatılan efsanelere göre bu etkinliği siz yapabilirsiniz.
9. ETKİNLİK
a. Tırnak işaretinin (“ ” ) kullanım alanlarını örnekleriyle eşleştiriniz.
1. Başkasının konuşmasından aktarılan sözler tırnak içine konur.
2. Özel olarak vurgulanmak istenen sözler kelimesi tırnak içine alınır.
CEVAP
( 2 ) Öğretmenimiz “kültür” üzerinde durdu.
( 1 )Babamın “Her zaman dürüst ol.” sözünü hiç unutmam.
b. Siz de tırnak işaretinin kullanım alanına uygun bir cümleler yazınız.
CEVAP
— Tahtaya kocaman harflerle “patates” yazdı.
— Atatürk öğretmenlerle ilgili olarak “Eserinin üzerinde imzası olmayan yegane sanatkar öğretmendir.” diyerek öğretmenlerin adsız sanatkarlar olduklarına vurgu yapmıştır.
Hep Büyük Efsanesi Metni Cevapları Sayfa 173
10. ETKİNLİK
Görsellere göre Nasrettin Hoca’nın fıkrasını yazınız.
CEVAP
KAZAN ÖLDÜ
Bir gün Nasrettin Hoca komşusundan büyük bir kazan almış. Komşusu kazanı istediğinde Nasrettin Hoca içine küçük bir tencere koymuş.komşusuna:
— Senin kazan doğurdu, demiş. Adam sevinçten ne yapacağını şaşırmış. Nasrettin Hoca bir gün kazanı tekrar almış. Adam kazanı sorduğunda Hoca:
— Senin kazan öldü, demiş. Adam:
— Hocam ne diyorsunuz, kazanın canı var mı kazan hiç ölür mü? der. Hoca:
— Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne niye inanmıyorsun?
Alıntılama: https://www.dersimiz.com/fikra/Kazan-Oldu-FIKRASI-1049.html
Hep Büyük Efsanesi Metni Cevapları Sayfa 174
11. ETKİNLİK
Tekerlemeyi kendi yazı stilinize göre yazınız.
OLSA İLE BULSA
Olsa ile bulsa
Bir araya gelse
Kanatlı bir atım olsa
Aya çıkıp aylasam
Yıldızlarda sülün avlasam
Avcıların tüfeği
Tıp tıp eder yüreği
Elimde ellik
Çantamda keklik
Hey nereden nereden
Gelişi şu dereden
(…)
Hasan Lâtif SARIYÜCE
GELECEK DERSE HAZIRLIK
Gölge oyunları hakkında araştırma yapınız.
CEVAP
Yalnızca bayramlarda izleme imkanı bulduğumuz gölge oyunu geleneksel kültürümüzün en önemli köşe taşlarından biri aslında. Asya kökenli olduğu bilinen gölge oyununun Türk kültüründe ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı konusunda çeşitli rivayetlere rastlıyoruz.
Ama aslen gölge oyunu ülkemize Yavuz Sultan Selim’in 1517’deki Mısır seferi sonrası 16. yüzyılda gelmiştir. Mısır’ı fetheden Yavuz Sultan Selim’in Memlük sultanı Tomanbay’ın asılışını hayal perdesinde canlandıran bir hayal sanatçısını, oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ın da görmesini arzu ederek İstanbul’a getirmesiyle gölge oyunu İstanbul’a gelmiştir.
Türkler 16. yüzyıl başlarında perde gerisinden gölge yansıtma tekniğini Mısır’dan almışlardır. Mısır Memluklarının gösteri yaptıkları siyah, ışık geçirmeyen, arabesk motiflerle işlemeli tasvirleri, şeffaf ve renklendirilmiş deri üzerine işleyen Türkler, bu sanata farklı bir nitelik kazandırdılar.
Mısır oyunlarının olay örgüsünün birbirinden kopuk yapısını düzenleyip yeni bir biçim verdiler. Oyun tipleri Osmanlı İmparatorluğu’nun bünyesinde barındırdığı halklar içinden ve mahalle geleneğinden seçilmiştir. Gölge oyunu Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yayılmış, çevre ülkelerde etkili olmuş, geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.
Gölge oyununda tasvirleri yani karakterleri oynatan kişiye Hayâlî ya da Usta denir. Bir Hayâlî’nin her şeyden önce temiz bir İstanbul Türkçesine sahip olması, taklit yeteneğinin gelişmiş olması lazımdır.
Tûluat denilen doğaçlama konuşma yetisi ve espri kabiliyeti Karagöz oyunları içinde önemli bir yer tutar. Tiyatro eğitiminde kullanılan ses tekniklerini kullanan Hayâlîler perdedeki tüm tiplerin seslerini tek başlarına konuşurlar. Hayâlî aynı zamanda Türk müziğini bilecek, tiplerin şarkılarını söyleyecek ve farklı şiveleri konuşacaktır.
Hayâlî’ye oyun sırasında “Yardak” denilen yardımcısı yardım eder. Yardak, oyun tasvirlerini perdeye giriş sırasına göre ustaya verir, def çalarak müziğe eşlik eder, oyunun efektlerini yapar.
Oyunun oynatıldığı beyaz perdeye “ayna” adı verilir. Perdeler önceleri 2 x 2,5m iken sonraları 110 x 80cm ebadında yapılmaya başlanmıştır. İç tarafta perdenin altında kurulmuş “peş tahtası” vardır. Oyunda bunun dışında zil, tef, kamış, nareke (düdük), perdeyi aydınlatacak kandil veya ampul vardır…
Tasvirler deve ya da manda derisinden uzun uğraşlarla yapılır. Önce deri kıvama getirilir. Sonra deri üzerine çizilen tasvirler ıhlamur ağacından alınmış bir kütüğün üstünde (ıhlamur ağacı önemli bir nokta kesmek kolay ve hatasız oluyormuş) kesilir ve misina ipi ile birleştirilirler. Daha sonra bu tasvirler kökboyasıyla boyanarak hazır hale getirilir.
Karagöz dört bölümden oluşuyor:
- Mukaddime (Giriş),
- Muhavere (Atışma),
- Fasıl,
- Bitiş.
Ana karakterler Hacivat ve karagözün yanı sıra oyunda oyun sırasıyla zenne, çelebi, tuzsuz delibekir, beberuhi, tiryaki, acem, laz, matiz gibi karakterlere de rastlamak mümkün
4.SINIF MEB TÜRKÇE TÜM TEMALAR